Buto ve ‘tanztheater’ yerzamanlarında meta-dans sayıldılar. Öyle miydiler, hala tartışmalı.
Sözdilili konuşmalı değildir, bu kastedilmiyor. Zaten olağan dans da konuşmadan elden geldiğince kaçınır, tümevarımsalca ve tümdengelimselce.
Meta-duyu-dillidir. Ancak, neyi kastettiğimize ilişkin bir ipucumuz elimizde pek yok. Meta-dansta mantık ve matematik vardır ama dansta zaten geometri vardı. Meta-geometri olabilir. (Möbius Şeridi veya Koch Adası türü.)
Cinsellik açısından nötroseksüalite, aseksüalite olabilir, frijidlik bile olabilir. Bu, diğerlerinden daha zor bile olabilir. (Çok düzüşenleri görünce, bakirelerin seksten soğuması durumu kastedilmiyor.)
Anti-faşist olacaktır ama neo-anti-faşist olacaktır ki ona ilişkin de henüz elimizde fazla ipucu yok.
Buto-‘tanztheater’ sentezi / praksisi olabilir. Kompleks tersine poliyalektiği de olabilir. Her ikisinin de; sentezi / praksisi olabilir, kompleks tersine poliyalektiği de olabilir ki bu gerçekleştirilebilirse, gerçek bir meta-vektör olur ve diğer sanatlara da aktarılırdı. Ya da -acak.
Buto-tango praksisi / sentezi olabilir ki epeyi butocu tango takıntılıydı. ‘Hyeongsa’ bunun Güney Kore örneklemesidir.
‘300’deki ışık heykel ve 4 boyutlu dans planı meta-danstır.
Johann Huizinga’nın ‘Homo Ludens’ini kuramsal olarak içerir.
Oyun kuramını da içerir (karar ağacı, çoğu elenen ve temele indirgenen stratejiler, vd). Koman’ın ‘Akdeniz’ heykelindeki sanat-bilim sentezi praksisi gibi, bunu bir sentez / praksis olarak araştırır.
‘Aristo-Lao Tzu’ animesi bir meta-danstır.
Meta-dans bir meta-sanattır.
Meta-dans meta-hümanizme giden bir yoldur.
(27-30 Haziran 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder