Tiyatronun geleceği, 1950-2000 arasındaki dönemde, bazı sıralarda yoktu, çünkü tiyatro kendi olanaklarını bitirmişti ve kendini çıkmaz yollara sürmüştü.
Bir yandan sinema, tiyatronun yapabildiği herşeyi ve ondan ötesinde daha fazlasını başardı; öte yandan tiyatro öncülük ateşini yitirdi.
Tiyatronun öncülüğünü yitirmesinde öncü tiyatrocuların da payı çoktu: Artaud, uygulanması olanaksız, hatta kendisi için bile olanaksız savlar ileri sürdü. Brecht, proleterya için sanat yaptığını savunurken, seyircisi küçük burjuvalar oldu. Grotokowski, fakir tiyatro ile minimalizm yakalayacağına, dışavurumculuğa geri döndü. Beckett ise, öyle bir açmaz yol ve duvar sundu ki, Godot gelseydi, öldürülürdü.
2010’a yol alınırken, sinema da öncülüğünü yitirmeye başladı. Müzik ise, öncülük yolu önünde açık dururken, bir türlü yeni türler sentezleyemedi, melezleyemedi, olduğu gibiliğinden aşkınlaşamadı. Böylelikle, tiyatro ve diğer sanat dalları önünde, yine ve yeni bir olanak yolu açıldı.
Elde var eksi bir:
Richard Schehner’in 3. Dünya tiyatroculuğu. Ek kanıt: 3. Dünya müziği ve/ya ‘World Music’ açmaz yolu. (Bu müzik türü, daha önce denenmiş sentez türleri olan sitar konçertosu ve cazlaştırılmış etnik müzik varken, saf etnik müzik türüne geri dönerek, sanatsal bir regresyon sergiledi. Biz Kandıralı’yı 40 yıl önce dinledik, onun suretleri ve gölgeleri bugün geçersiz.
Elde var nötr veya sıfır:
Mim tiyatrosu. Kanıt: 1985 İstanbul Festivali ve Domino Mim Tiyatrosu. Önce 15 dakikalık kısa bir skeç dizisi ve üzerine 2,5 saatlık Salome yorumu. Anımsayalım: ‘Hıçkırık’ (Macaristan) filminde tek bir konuşma yok ama öykü gayet açıkseçik ortada. Tiyatro bunu becerebilir.
Elde var artı epsilon ne olabilir?
Carolyn Carlson tarzı kadın tiyatrosu. Artı: Ayral tiyatrosu. Artı: İnsanöte tiyatro.
Tiyatronun açmazı tam da burada: Taa Aristo zamanından beridir tiyatro, hep hümanist düzlemde kaldı. Artaud bile, zulümle insanı yeniden kazanmaya debeleniyordu. Demek ki vektör bu kez, şimdi ve burada tam tersi olacak: Meta-hümanizm ve/ya uzay tiyatrosu.
Yani: Özdeşleşerek yabancılaşma.
(Bu da bir sonraki metnin konusu.)
(13 Ağustos 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder