2 Mart 2012 Cuma

Singh ve Sema Düşüşü

Bejart’ın modern dans koreografisinden sonra, bugün Singh’in ‘Düşüş’ filmindeki Mevlevilik ve sema katliamını izlemek de kısmetmiş.

Schehner’in ‘Çokkültürlü Öncülük’üne 1985’te karşı çıktığımda bunu kastediyordum.

Almanya-Türkiye evliliklerinde gördüğümüz üzere, 2 kültür arasındaki melezleme, örneğin doğan çocuğun zihni ve kültürü, 2 kültürün birbirine uzak olduğundan da çok, her ikisine de uzak olabiliyor, diğer bir deyişle 2 tarafında en kötü yönlerini alma eğilimi ağır basıyor.

Bu tümdengelimsel bir zorunluluk çıkarsaması değil, tümevarımla, yüzlerce önekte gözlenmiş bir durum / olgu. İstisnasal olarak tersi olmayacak diye bir kesinlik yok.

Bir de ‘Baraka’nın episodikliği var. Kültürel episodiklik (Brecht epikliği) daha kolay başarılı oluyor maa ona da destek olarak, etno-caz ve ‘newage’ gibi 2 arakesitsiz sanat dalı önverisi mevcuttu.

Dipbilgi1: Brook’un ‘Mahabharata’sını hala seyredemedim.

Dipbilgi2: Dipbilgi 1’i yazdıktan hemen sonra, Youtube’a girip, TV 1989 olanının, 4 bölümünden 15 saniye izledim, hepsi İngilizce idi. Çok kötüydü. Geçmişte, her oyuncunun kendi rolünü kendi dilinde oynadığını okumuştum, Dipbilgi 1 buna dayalı bir akıl yürütmeydi. Bu artı ve yeni bir akıl yürütme oldu.

Dipbilgi 3: 1989’un post-modernizmin siyasal son yılı ve en cıvıma dönemi olduğunu anımsamak, sinemanın 1980’lerdeki o muhteşem düşüşünü anımsamak, ardından 1990’larda anime kreşendosunu yeniden anımsatmak son derece önemli.

(7 Nisan 2008)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder