Bu bir savaş filmi.
Filmin en önemli yanı şu: Sinemaya ve sanata epsilon bir artı-değer katıyor. Filmin başlarındaki ‘kahin kadının dansı’ sekansı, sinemada 4 boyutlu görüntüyü yaratıyor. Eksik ve kimi anlarda yanlış yaratıyor ama yine de sonuç kesin: 4 boyutlu dans ve/ya 4 boyutlu ışık-heykel (ki bu Aristo-Lao Tzu düşünce-dansı filminin çıkış noktasıdır). Bir de dansta doğrusal olmayan zaman kullanımı var.
Bunu yaratan ne? Öncelikle, kadının cismini, devinimini ve boşluğu çok yumuşak tonlamalarla birbirinden ayırmak. Böylelikle, hem devinimin sürekliliğini zihnimizde sağlıyoruz, hem de cismi uzaydan ayırdedebiliyoruz. Kontrast kullanılsaydı, fotoğraf havası olurdu. Tonlamaların pastelliğinin akışı, sinema filmi havasını yakalıyor. Buradaki inceliği yakalayan, post-prodüksiyon ekibinin kurgucuyla ortaklaşa çabası olmuş, çünkü savaş koreografilerinde devinim çok hızlı ve sert olduğu için, önemsizleşen aşırı kontrast kullanılmış, böylelikle etin parçalanışı ve fışkıran kanın kıvamı şiirselleştirilmiş. Bir savaş filmi için, faşistçe de olsa, teknik bir başarıdır bunlar.
Bu artı-değeri destekler biçimde, savaş sahneleri, belki de batı sinema tarihinde ilk kez, tamamen koreografik, yani çok iyi tasarlanmış danslar olarak çekilmiş. Bunu yapan kişi, savaş tarihini ve malzeme bilimini çok iyi biliyor olmalı. Kalkan destekli, kademeli saldırı ve savunma göstere göstere, yani seyirlik bir dans tiyatrosu gösterisi olarak yapılıyor.
(19 Mart 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder