Iskalamayabilirdi ama ıskaladı.
‘World Music’, etno-cazın diğer bir adı sayılabilir. Dünya’da 1985 yılı gibi bir zamanda moda olmuşken, bizde Aka Gündüz Kutbay’ın neyli ‘Zikir’ albümü ile 1970’lerde tasarlanmış ve uygulanmış bir daldı.
Multi-kulti modern dans ise, o zamanların modern dans eleştirmeni Richard Schechner’in, 5. avangard çeşidi olarak nitelediği bir modern dans dalıydı.
Bunlar ilkede birbirinden bağımsız ama tarihi ıskalamalarının nedeni ortak yönlü.
Genel olarak multi-kulti, Almanya başbakanı Merkel’in 2011’de ilan ettiği zaman bitmedi. Türkler Alamancı olduktan sonra, çok çok 10 yıl içinde bunun olamayacağını kanıtladılar. Gidişlerinin 50. yılında ve 4. kuşağında Alamancılar, ne Türk, ne de Alman durumda; melezlenme de yok, dekadans var. (Berlin Duvarı dibine gecekondu yapıp, 30 yıl sonra, duvar da yıkıldıktan sonra, gecekondusuna tapu alan Türk örneği, inanılmayacak denli abartılı gerçek bir örnek.)
1980’ler, post-modernizmin Soğuk Savaş’ın sonuna denk düşen momentinde ortaya çıkan kültürel ve sanatsal olguları sergiledi. Sözü geçen 2 dal ve altdalları, onlardan birkaçını oluşturuyor durumda.
Müzikte, etno-cazdan başlayıp etno-cazı aşabilmiş bir örnek var: Astor Piazzollla’nın ‘Pulsacion’u: 1974 tarihli bir albüm. Ancak o da, o albümün düzeyini bir daha yakalayamadı ve yanına yaklaşamadı bile; üstelik ondan sonra sürekli cazcılarla çalıştı.
Modern dansta ‘tanztheater’ ve ‘butoh’, sırasıyla o zamanki Batı Almanya’da ve Japonya’da palazlandı. ‘Tanztheater’ın menzilini, ölmeden önce 100 eserlik bir dağarcığı 20 yıldan kısa bir süreye sığdırıp, Birleşik Almanya’nın faşizmini Kafka’esk biçimde öngören ve çok erken ölen Fassbinder değilledi, ardıt bir de matriyarkal faşist olan Bausch. Japonya’da ise, 1945 atom bombalarının mazlumluğunu üstünden atıp, üstüne bir de yeniden global zalim olan Japonya siyaseti belirledi.
Tarih bu kadar hatayı affetmez. Affetmedi de...
Burada şu gerçeği anımsamakta yarar var: Çok nadir bazı öncü sanat eserler, faşizmin de, diğer tarihsel evrimsizliklerin veya geriye evrimlerin de ilacıdır / panzehiridir. ‘Pulsacion’ öyledir, ‘Zikir’ öyledir.
Ancak, bu iddiayla öne çıkıp da, bir de tarihi gerileten sanat eserleri, tarih açısından çifte mahkumiyet alır. Açımladığımız 2 dal aldı da...
Dipnot: Dünya sisteminde, ‘prematüre uygarlık’ diye bir tanım vardır ve ortaya çıkıp da tam palazlanamadan silinen ama pekala tarihe kalıcı izler bırakabilecekmiş olan uygarlıkları imler. Bu sanat eserleri için de geçerlidir ama bu 2 sanat dalın eserleri, ‘prematüre avangard sanat’ değillerdi, tarihi ıskalamış ve geriye regresyon bırakmış sanat eserleriydi. Düşünün ki 30 yıl sonra bile, hala aynıları yapılıyor ve yitirilen büyü ve ‘aurora’ (Benjamin’yen hale) taklit yoluyla hala aranıyor.
(4 Şubat 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder