‘What is a Video Dance’ (Allen & Pearlman) seyrinden sonra yazılmıştır.
Öncelikle, ‘Avangard Dans Nasıl Bir Şey Olabilir?’ metnindeki kurallara uymalıdır.
Öncelikle bir sinema filmidir. Tüm diğer filmlerin uyduğu kurallara uyar.
Bir performans gösterisinde kullanılan görüntülerden farklıdır. Orada çokdisiplinlilik ve harmanlama vardır.
Video ve dijital fimin sahip olduğunu sandığı dağıtma özgürlüğüne sahip değildir.
Bu konuda batılı örnekler de yetersiz durumda görünüyor. Bir dans filmi, hem iyi dans, hem de iyi sinema olmak zorundadır.
Post-modernizmin şu savı geçersizdir: “Herkes sanat yapabilir.” Bırakın herkesin sinema yapmasını, sanat filmi ödülü alan onlarca yönetmen bile, değil sinema bir şey yapmıyor (burada: kolaj bile bir santa dalıdır). Üstüne: Sinema en zor sanat dalıdır. En kalabalık sanat dalıdır ki nerede çokluk orada bokluk.
Dans filminin bir avantajı, tek kişinin herşeyi yapabilmesidir. Eskiden bu olanaksızdı.
Yakın çekim ve kurgu ile, bedenin en küçük pikselini bile anlatım aracı olarak kullanmak mümkün olmuştur. Dans filmi bu avantajı sonuna kadar kullanmalı, hatta ötesine geçmelidir, yani artetkilerle dürtüsü / uyartısı olmayan izlenimler bile yaratabilmelidir.
Mimesis ve simülasyonu, gerçekliğin çok ötesine taşıyıp, onları öteleyebilmeli, aşkınlaştırabilmelidir.
Öyküsü okunduğunda okunur ve seyirciyi filme çekebilir olmalıdır. Bu konuda farklı seyirci segmentleri için onlarca, birbirine aykırı konu kümeleri olduğunu baştan kabul ediyoruz. Örneğin, hem aşk, hem aşksızlık konu olabilir. Bazıları ikisine de gider, bazıları birine gider, bazıları hiçbirine gitmez.
Dans filmi, tür filminin hallettiği duygu konusunu halletmelidir. Hangi duyguyla meşgul olduğunu filmin en başında ortaya koymak zorundadır. Melez duygular / janrlar kullanabilir ama ileride, çünkü henüz ortada yeterince örnek yok. ‘Küçük Korku Dükkanı’ gibi korku-müzikal-dans melezleri kastedilmiyor. Modern dans üzerinden gidişat kastediliyor.
Düşünce momentli avangard oluşunu, sinemanın avangardının zirveyi geçtiği 1995 olarak kabul ediyoruz.
Dans filminde iç ahenk ve dış denge (kültür-zihin, toplum-birey, vd) biarada kurulmalıdır. Biraz jonglörlük kastediliyor.
Yeniden yorum ve çeşitlemeler de olabilir. Dali, gerçeküstücülüğü başlatanlardan biri değildir ama zirveye ulaştırandır. Ayrıca Magritte ve Escher, artçeşitlemeci olarak, gerçeküstücülüğe yeni değerler ve eserler kattı. Animeler de gerçeküstücülüğü sinemada yeniden yorumladı. Dans filmi tam da bu sözü edilenleri becermek zorundadır.
Dans filminin (dansın da) yaşamın Piaget evrelerine bir yorum getirmesi gerek.
Dansın ayral yorumu gerek. Örneğin eşcinsel dansı yok ama eşcinsel erkek dansçı çok.
Dansın, japon baletler için devinim yorumu gibi, kültürlerarası bir yorumu gerek. Bununla çokdilli ‘Mahabbarata’ kastedilmiyor.
Dans filmi, sahne akış çizelgesini, motor dil ağırlıklı olarak değil, sinema dili (onun için ayrı ve yeni bir sütun açılabilir) ağırlıklı olarak yaratmak zorundadır.
(27 Nisan 2007)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder