Giriş
I.
Bu dizgesel, 2.500 yıl önceki Aristo dizgeselinin (dokunma, tatma, koklama, görme, işitme) yıl 2000’deki yeni yorumudur ve 2.500 yıl daha kullanılabilecektir.
5 temel-asal duyu-dil şunlardır: Sözel, motor, kimyasal, görsel, işitsel. Sinir sisteminde, bunların her biri için bir veya birden çok organ-bölge tahsis edilmiştir / oluşmuştur. Sözel duyu-dil, diğerlerine göre farklı olarak en yeni olandır ve 4 bileşenlidir (okumak, yazmak, dinlemek, konuşmak) ama beynin ön bölümü, hepsini tek soyutlama olarak birarada işler. Diğerleri ise, tüm omurgalılarda üç aşağı beş yukarı mevcuttur. İnsanın böyleliği, bir milyon yıllık evrimi, on bir bin yıllık tarihi nedeniyledir. Dünya’ya yayılma sırasında çarptığı, buzul çağlarının zihinsel / kültürel şokları, türe birden çok kritik eşik sıçratmış ve en yakınındaki şempanzeyle genetik % 1,5’luk ayrımı, % 100’lük kültürel ayrıma dönüştürmüş ve dilleri böylesine dizgeselleşmiş tek tür durumuna gelmiştir.
Örneklemelerde, dillerin kullanıldığı kültürel üstyapılar olan bilim, sanat ve düşün örnekleri asal olduklarında belirtilmiştir; bileşik örnekler ise vurgusuz bırakıldı.
İşbu metinler toplamı, söylenebileceklerin tamamını söyleyebilmişlik önesürümünü taşımaz.
(Mayıs 2000)
II.
Duyu-dillerin birbirine dönüşümünün açımlanmasında birincil olarak içsel / zihinsel etki-tepki düzenekleri ele alındı. Bunların dizgeselleştirilmesi, bir nebze boşlukta kalacaktır. Her ne kadar üzerinde çok uğraşılsa da ve değişik yerzamanlarda değişik kültürlerden değişik kişilerce çeşitli öneriler yapılsa da, örneğin bir renklerin dilinden söz etmek olasızdır ki zaten ‘7 (temel) renk’ tanımı bile boşta kalır (gözümüz, daha doğrusu retinamızdaki koni gözeler, 3 renk (kırmızı, yeşil, mavi) görür, gerisi karışımdır). Keza, seslerin ‘7 notası’ da öyledir; hiçbir çalgının notaları notaca ‘asal’ değildir, bir çok oktavdakilerin bileşimidir.
O nedenle, buradaki bir kavramsal çerçevedir ve üzerine birden çok dizgesel kurulabilir ki amaç da odur. Belki, ileride işbu yazar da, birkaçını yerine getirir.
(Temmuz 2000)
+
Açımlamalar
I.
Görsel duyu-dil; cisimlerin renk, aydınlık, biçim, devinim, uzaklık, vb gibi niteliklerinin algılanmasına dayalıdır. Evriminin başından beri, insanın en önemli duyusu olagelmiştir. İnsanların duygusal durumları bile görünenlerden etkilenir. Sanatta yalnızca görselliğe dayalı iki dal vardır: Resim ve fotoğraf.
İşitsel duyu-dil, seslerin frekansını, genliğini ve karışımını / örüntüsünü algılamaya dayalıdır. Evrimin başlarında, görülemeyen düşmanların sesini algılamak, insanlar için çok faydalıydı. Yalnızca işitseli, müzik doğrudan kullanır. Çalgısal müziğin niteliklisi, beynin saklı derinliklerine girer. Orada canlandırdıklarını adlandırmak oldukça zordur. Yalnızca bilincin kapanıp içgözün açıldığını söylemek uygun olur.
Motor duyu-dil; kas, bağ, eklem ve kemiklere dayalı kineziyolojinin (denge ve devinim-durgu) belirlediği bir duyu-dildir. Beyincik ve iç kulaktaki denge organı da, ikincil-destek birimler olarak işler. Birincisi, beynin motor emirlerine; ikincisi, kulaktaki işitsel verilere bağlıdır. Dans, tümüyle motor dile dayalıdır.
Kimyasal duyu-dil; en ilkel, en doğrudan, en refleksif olanıdır. İnsanın duygularına, coşumlarına ve içgüdülerine dayalıdır. Artık pek kullanılmamasına karşın, ilkel danslar motor denli, kimyasal duyu-dile de dayalıydı.
Sözel duyu-dil; en geç ortaya çıkmış ve en gelişmiş duyu-dildir. Ayrıca; on bir bin yıl gibi kısa bir sürede, mantık ve matematik gibi iki aşkın ötesözdiline dönüştürülmüştür. Bugün, insanların temel iletişim(sizlik) aracıdır.
Sanat dallarından tiyatro ve sinema, kimyasal hariç tüm asal duyu-dilleri birarada ve değişen oranlarda harmanlayarak kullanır. Dolayısıyla; oyun ve senaryo, bunların akış çizelgeleriyle değişik olarak formatlanabilir.
Düşün, tümüyle sözdiline dayalıdır.
Bilim, tümüyle ötesözdiline (matematiğe) dayalıdır.
(1999)
II.
Sözdilinin görsel (okuma) bölümü, görmenin renk ve devinim değil, yalnızca biçim niteliğini / öğesini kullanır. Asya ülkelerinin alfabeleri, açık biçimli, heterojen kalınlıklı ve çok parçalı yazıbirimler taşır. Bunun okumayı zorlaştırıp zorlaştırmadığı belirsiz-saptanmamış kalır.
Sözdilinin işitsel (konuşma) bölümü, insan anatomisinin yapısıyla sınırlıdır. Ortalamaya baktığımızda, dillerdeki sesbirimlerin 30 civarında olduğunu görürüz. Bugün dünyanın yaşayan bütün dillerinin sesbirimleri, bir yazım dizgesi (global standart fonetik alfabe) ile kodlanmış durumdadır.
İşitsel dil; müzik olarak, diller içinde sığası en az kullanılanlardan birisidir. Bilindiği kadarıyla, tarihteki çalgıların ses dağarları çok sınırlıdır. Çalgı tasarımı, ‘dene-yanıl’ yöntemiyle yürümektedir. Bugün varolan on-yüz arasındaki sessel kümenin / orkestranın öğeleri, ses hacmi, aralığı ve karışımı açısından mümkünün çok az bir bölüm olanağını kullanır. Bu nedenle müziğin geleceği, dilsel açıdan çok parlaktır.
Duyu-dillerin, sanat dışında, bilim ve düşün için kullanımı çok sınırlıdır. Toplumbilim ve zihinbilim açısından iletişim en önem verilen konuyken, kimse araçların tam sığa kullanımını becerememiştir, hatta denememiştir bile...
(2000)
III. Öndil Olarak Motor Dil
Motor dil arkaiktir. O nedenle dilliğinde, dizgeselleşmemiş yönler çok fazladır. Bunda; merkezi sinir sisteminin refleksif kısadevrelerinin payı vardır, içgüdülerin duygu ve özellikle düşünce durumuna dönüştürülmemişliğinin payı vardır, dansçıların onun dilimsi kalmasını yeğlemelerinin payı vardır.
Motor dilin öndilliği, sözel dille karşılaştırılınca, harflerinin bile henüz tanımlanmamışlığı olarak görüngüleşir. Motor dilin kültürler içindeki kaotik akışkanlığının da onun form tutmamasında payı vardır. Bir tanıma göre, 300.000 jest olabiliyormuş. Duygu durumu olarak ise, 1.000’i pek geçemeyiz ki bu bizi Çince’nin binlerce hecelik durumuna düşürür.
Motor dilin öndilliğinin diğer bir yönü, dansın akılcılıktan çok, delilik alanlarında seyretmesi nedeniyle, dilsel açıdan ‘anormatif / astandart’ kalmasıdır. Keza; kadın, erkek açısından anormaldir (ki bazı kadın dansçılar erkek dilini konuşmamak için susarlar); köksüz, toplum açısından anormaldir; gelecek, şimdi ve geçmiş açısından anormaldir; uzay, dünya açısından anormaldir; ‘ma’, varlık ve yokluk açısından anormaldir. O nedenle motor dil, hem öndil, hem de ötedil olabilmektedir (ki çok ender raslanan bir durumdur ve dans da bu niteliği / tözü bu durumuyla uzun süre (50 yıldan daha çok) koruyamaz).
(Temmuz 2000)
·
DÖNÜŞÜMLER
ÖĞELER
Motor Dilin Kategorik İçerikleri
Spor: Cimnastik (özellikle ritmik cimnastik), buz pateni, su balesi, Uzak Doğu Asya dövüş sporlarının hepsi. Bilim: Zihinbilim (‘duygubilim’ olarak psikoloji, ‘düşüncebilim’ olarak mantık ve matematik dahil), nöroloji, psikiyatri. Sanat: Bale (klasik, modern, çağdaş, vb, hepsi) modern dans, ‘butoh’, dans tiyatrosu, mim tiyatrosu. Felsefe: Meta-metafizik. Din: Tasavvuf, Uzak Doğu Asya metafiziklerinin hepsi.
(Temmuz 2000)
·
SÜREÇLER
Motor ® Motor
Dansçılar, doğaçlama dansederken tümüyle bu dil ikilisini kullanırlar. Belli duyguların belli duyguları getirmesi gibi, belli devinimler belli devinimleri getirir. Mekan-zaman içindeki devinim uzayları kayıtları, motor dile yeni anlam içerikleri katabilir.
Keza, cimnastikçiler de denge sağlarken ve tüm kinetik organlarını koordine ederken yalnızca motor dili kullanırlar. Öyle ki ortalama bir cimnastikçi, usta bir dansçı denli bedensel efor sarfeder.
(Temmuz 2000)
·
Motor ® Kimyasal
Yaparken olsun, yapana dokunurak ve/ya yapanı seyrederek algılarken olsun, belli devinimlerin belli duyguları uyandırması buna bir örnektir. Bir dansçının mükemmelliği, biraz da bunu hissedebilmesinde ve seyirciye aktarabilmesinde yatar.
(Temmuz 2000)
·
Motor ® Görsel
Düşünülen devinimin yapıldığında seyredilmesi görsel bir durumdur. Dansçının uzaklığı ve uzaysal konumu, seyirci tarafından gözle algılanır.
(Temmuz 2000)
·
Motor ® İşitsel
Bir devinimin ses karşılığı, diyelim bir uçmanın cıvıltısı az raslanan bir örnektir. Ne dansçı, ne de seyirci, bu yönde pek eğilimli değildir. En basiti, devinimin kas sesidir. Kulağınızı gövdenize yaslarsanız, her deviniminizin bir iç sesi olduğunu dinleyebilirsiniz.
(Temmuz 2000)
·
Motor ® Sözel
İki örnek, belli devinimlerin notasyonu ve librettolardır. Dansçılar ve koreograflar açısından, ‘libretto ® sahneleme’ ve ‘devinim ® libretto’ durumlarının her ikisi de, benzer sıklıkta oluşmaktadır.
(Temmuz 2000)
·
Sözel ® Motor
1. Libretto
· Bir modern dans librettosu nasıl sahnelebilir?
Baleden beridir, bu konuda elimizde örnekler var. Herhangi bir sahnelemenin daha doğru olduğu önesürülemez. Yalnızca, belli yerzamanlarda belli eğilimlerin öne çıktığını gözleriz.
2. Herhangi bir yazınsal metin
· Bir metin (diyelim bir eleştiri), hangi devininimleri tetikler?
Rivayete göre koreograflar, uygun eleştiri metinlerinden yaratıcılık yönünde destek alıyorlarmış.
·
Kimyasal ® Motor
Belli duyguların belli devinimleri yaratması durumudur. En klasik örnek, sevinçten sıçramaktır. Köpekler ise, korkunca kulaklarını kısar.
(Temmuz 2000)
·
Görsel ® Motor
Seyrettiğiniz bir sporcunun devinimlerinin aynısını yapmak bir örnektir.
Sevgilinizi görünce, ona doğru koşmak bir örnektir.
Bir rengin, bir devinimi dürtmesi bir örnektir.
(Temmuz 2000)
·
İşitsel ®Motor
I. Örnekleme:
Kadın Yunanca şarkı söylüyordu ve ben Yunanca bilmiyordum. En sevdiğim şarkısının ve kendisinin adını bir ay boyunca hiç kimseye sormadım ve bu sürede onu bir kaç yüz kez dinledim.
İzlenim:
İçim acıyordu, hatta ağlayasım geliyordu. Nedendir bilinmez, yine de teselli vardı. Yüz kişinin öleceği ve yüz birincinin sağ kalacağı bilimsel / sanatsal / düşünsel bir deneyde; birinci, doksan dokuzuncu, yüzüncü veya yüz birinci olmanın ne önemi var? Ölürüm, korkarak ve saldırarak; Kafka gibi, Fassbinder gibi…
Devinim, küçük bir kuşun çırpınmasına benzeyebilirdi.
(22 Mayıs 2000)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder