27 Şubat 2012 Pazartesi

Modern Dansın Geleceği 1

Modern dans ortaya çıktığında kültürel / tarihsel moment post-modern olan idi. Yani, daha baştan adlandırma sorunumuz var idi ve bu durum sürecek.

‘Tanztheater’ ve buto, 2. Dünya Bavaşı ertesinde, onun 2 faşisti Almanya ve Japonya’da icat edildi. Bu bir göstergedir.

1990 ertesindeki Doğu Bloku çöküşünden ve 11 Eylül 2001’den muaf olarak, yıl 2000’de modern dansın politiko-estetik ve estetiko-politik dayanakları ortadan kalkmıştı. Böylesi örnekler, girdabın kendi iç akışkanlığı gibi, aynen sürebilir veya başka bir şeye dönüşebilir.

Açıklama: Japon kültürologlar, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki’nin mazlumluğunu artık taşımadığını belirttiler. Bunun açıklaması şöyle: 2006 Lübnan Savaşı ile İsrail artık toplama kampı mazlumu olmadığını kanıtladı. (Şerh: Aslında bunu 1946’da, Terör Çağı’nın ilk başlatan olay sayılan, bir otelin bombalanması ve ölenlerin üçte birinin Musevi olmasıyla kanıtlamıştı ama tarihçiler geç ayıyor, olağandır, onlar da insan.)

Modern dansın geleceğini üstlenecekler, bugünün bariz mazlumları olan Afrika ülkeleri değil, şimdilik bu bariz.

Modern dans, artık faşizmin yenilgisinin öfkesinden ve negatif libidosundan değil, demokrasinin durgunluğunun huzurundan beslenmek durumunda. Rollo May’in ‘Yaratma Cesareti’nde belirttiği üzere, meditasyon insanı gevşetir ama yaratıcılığını da gevşetir. O nedenle, geçmişteki Barok veya Rokoko üslup gibi, dansta da ara kültür-yorumlardan geçebiliriz.

Önemli vurgu: Modern dans, şimdi de geçmişte de, 3. Dünya’nın folklorikliğine veya güçsüz mazlumluğuna sığındığı ölçüde absürdleşti. TDR (The Drama Review) 1985-2000 arasında bunun epeyi örneğini kaydetti. (Şerh: ‘World dance’ ‘world music’ten farklıdır.)

Bu durumda:

Öte-dans geleceğe, ‘tümelleşmiş tekil zihin’lerde taşınacak. Örneğin, kadının dansı tek başına yaratılacak. Carolyn Carlsson bunu denedi ama o çok zayıf bir ışıktı. Modern dansta bizlere, üzerinde fizik çalıştığı maddenin radyasyonuyla ışıyacak Madam Curie’ler gerekli.

Keza:

Dehanın dansı hiç tasarlanmadı: Einstein’ın, Fasbbinder’in, Adorno’nun; yani, bilimin, sanatın, düşünün… Onların biyografilerini 1 sayfaya özümseyecek librettolar gerekli. Bunun için onlarla birlikte yanacak beyinler gerekli.

Artı:

Buto bile batılı sayılabilir. Oysa Uzakdoğu Asya Metafiziği’ndeki, bedenin ‘tıp-sanat-spor-savaş-ibadet-sevişme’ tümleşikliğinin tüm tümelliğinin modern dansa aktarılması gerekli. Butocular bunu kadını sıfırlayarak yaptı (sonradan kadın butocu çıktı ama başta yoktu). İronik olarak, ‘tanztheater’ bunu erkeği sıfırlayarak yaptı. (İkisi de geçersizdi.)

Buto-‘tantztheater’ sentezi ve/ya praksisi aranacak.

‘Ma’ orada. Tıpkı takiyon gibi: Var-lık ama yok-luk gibi algılanıyor.

Modern geçmişte de, şimdi de, (yakın) gelecekte de modern dans, aşkınlık (transandentalizm) için tek işlevsel sanatsal metafiziksel araç konumunda. Fiziksel araçlarsa, henüz devreye girmedi.

O nedenle:

Kendini başkalaştırma dansı / raksı / büzik’i (Eski Türkçe’de dans ve/ya dansçı) uygulamaya başlayın. Ma’laşmaya başlayın. Siz değişirken, Evren de sizinle birlikte dans edecektir ve değişecektir, emin olun.

Denenmiştir. Sınanmıştır. Kazanmıştır. Buradadır. Şimdidir.

(20-23 Eylül 2006)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder