28 Şubat 2012 Salı

Dans Notları

1. MA ve YOKLUK

3 çeşit yokluk tanımlayabiliriz:
Bir: Varlıkları yıkım yoluyla elde edilen yokluk.
İki: Varlığın içinde, sanal olarak tanımlı eksi uzayzamanlı yokluk.
Üç: Bilinmeyen ülke ve varlığın bittiği yer olarak yokluk. Ma, bunlardan ikincisine karşılık gelir; içinde varoluş da, yokluktan akıyormuşçasınadır ve bilinen / varolan tüm varlık biçimlerinin değillendiği durumlarda (kültürel modlarda) işlevseldir. Diğer ikisi de, bunu tamamlayıcıdır: Her kültürel mod, sınırlı-sonlu yerzamanlarda tanımlıdır, bu aralıkların ötesine taştıklarında yıkılmaları daha uygundur, yoksa engizisyonlar / faşizmler oluşur. Her yerzamanda bilinenin sınırları vardır; bazı durumlarda yokluk, nicel eksiklikle değil, nitel farklılıkla tanımlıdır. Örneğin, elde hiçbir yaşanabilir yaşantı biçimi olmaması ve durumun yaşayamamakla tanımlanabilmesi (örnekse, 2. Dünya Savaşı öncesinde Çingeneler’in ve Yahudiler’in durumu: öl yitirirsin, yaşa yine yitirirsin) gibi ki dans bu tür yokluğun ifade-çözüm alanlarından birisi kılınabilir.

(4 Mayıs 1993)

·        

2. DANSTA POLİKİNESİS

Bir danstaki diğer tüm değişkenler sabit tutulmak üzere, yalnızca dansçı sayısının (hareketleri aynı ve ayrı iken) dans üzerindeki etkisi nedir? Pina Bausch’un bir dansı on iki ve on iki bin kişiye yaptırtması uç bir örnek. Dansı büyük bir kalabalık yaptığında genelde, ya beyaz gürültü, ya da kitle faşizmi / militarizmi görüngüsüne varılır. Çok büyük sayılar, gözardı edilerek tanım aralığı daraltılsın. Bedenler, ne kendilerine, ne de birbirlerine denk / özdeş olmadıkları için, sakıncalar ve olumluluklar saptanır. Amerikan müzikallerindeki post-modernist standartizme (imaj herşeydir ve/ya herşey bir imajdır ve kredi kartı kullanmayan herkes komünisttir), büyük sahneyi dolduran kaba bir görkeme (aynı zamanda dekor, kostüm ve makyajın da artetkiyi arttırmak için aynı yönde kullanımıyla) varılır ki bunu dansın dilsel anlamlılığı açısından değilliyoruz. (Ancak, saçma-boş anlamlar yakalamak için bilinçlice kullanılabilir.) Geriye kaldı 8 kişinin (4 kadın + 4 erkek) aynı dansı yapmasının anlambilimi:
Bir: Tek ses - çok ses ilintisi. Aynı ezgiyi çalan sekiz aynı saz ki çoğunluk işlevsizdir.
İki: Harmoni durumu. Devnninimlerdeki nüansların ek bir boyut – derinlik katması.
Üç: Devinimlerdeki tıpatıp uyumun (ve bakışımın) sporcu ve asker disiplini ve mükemmelliği (baledeki ‘corp de ballet’).
Dört. Her bedenin kendi ve diğerleriyle karşılıklı uyumsuzluklarının (o bedenlere ve koreografiye bağlı olarak) özgünce dışavurulduğu ve toplamdaki dans metninin / örüntüsünü açık uçlu olduğu koreografi. Yazında aynı metinde bazı söcüklerin yerinde üç dört adet olması ama bunun belirtilmiş / anlaşılabilir olması ile metin, sözcük sayısını kombinasyonları kadar örüntü derinliği kazanır.

(3 Mayıs 1993)

·          

3. MODERN DANSIN MA İÇİN KULLANIMLARI

Modern dans, güzel gençkızların ve yakışıklı delikanlıların bedenlerini olduğundan daha diri, çekici ve cinsel gösteren devinimler dizisi midir? Bale, modern bale, çağdaş bale, caz bale, vb, açıkça söylense de söylenmese de bunu amaçlıyor. Daha önemlisi, tutucu ahlak ve kapalı giysi kullansa bile, feodal döneme ait halk oyunları (ve folklorik dans) da aynı açı içinde kalır; yalnızca bunu törenleştirir / ayinleştirir ve gizemlileştirir. Oysa, informatik dönemin (veya 2. Sanayileşme’nin) başlangıcında, dans her türlü (bedensel ve zihinsel) varoluşun ve yokoluşun hiçbir format tanımaksızın sorgulanması ve/ya denenmesi alanında kullanılabilir. Dans dolayımıyla, herbiri biricik ve birbirinden karşılıklı bağımsız olmak üzere, ‘n’ sayıda ‘ma’ tanımlanabilir; örnekse, botuh’cuların (burada Sankai Juku’cuların boşluğa iple asılarak ve biri düşüp ölerek) yaptığı gibi.

(3 Mayıs 1993)

·        

4. DANS-KÜLTÜR ARASINDA NEDEN-SONUÇ İLİNTİSİ

I.

Dans-kültür ilişkilerinde karşılıklılıkların neden-sonuç ilintilerinin polinom denklemleri kurulmalı. Neden-sonuç ilintisinin sıkılığını, tıpkı olasılık gibi (0-1) aralığında ve farklı neden-sonuç ilintilerini, farklı derecelerde türevler gibi ele alırsak, oran-toplam dizili ve toplam kaplamı / kapsamı (belki anlamı) kısmi integrallerle bulunabilecek bir neden-sonuç polinomu kurulabilir.

(3 Mayıs 1993)

·          

II.

Bütün-parça ilintisi açısından, yine olasılık gibi, kategorik aitliği de (0-1) aralığında tanımlarsak, kaotik / puslu mantığa dayalı bir kültür-sanat-dans altküme ilintisi dizisi kurabiliriz. Böylelikle, dansa ait olan bir nitelik, diyelim % 50 erkek egemenliği, sanata % 25 ve kültüre de % 75 gibi oranlarla aktarılabilir.

(31 Ağustos 2000)

·        

5. DUYGU ve DANS

Asla denklem yok. Sezgi var. kapris var. Genelde kadın köklü denklemler. Art-sanal parametreler erkek köklü oluyor. Kısa dalga boylu (saniyelik) ve zuun dalga boylu (saatlık) duygu salınımlra var. Yüz saat sonunda kaotik nokta imleri dağılıyor (haritalıyor). Sıkıntılar, gerginlikler, düşmanlıklar sahte. Asla hakikileri olmuyor. Sahnede hep taklit duygular var. % 50 belirginlik civarında seyrediliyor. Geometrinin anlamlı olması, insanlar arasındaki elektriğe ve birey sayısının çokluğuna bağlı.

(12 Mayıs 1993)

·          

6. MECAZ ve DANS

Dansta mecaz var mıdır? Geçmişte sinemada yoktu (veya göze çarpmayan epsilon düzeyinde vardı), şimdi orada var edilmiş durumda. Devinimler, göstergelerden çok, göndermelere açık. Diğer koşullar sabit omak üzere, taytlı (veya çıplak) beden bazı göndermelere yaratbilir. Mecaz (yaratan) gönderme ne olabilir? Uçma talidinin, ibadet ve bilinenleri silme olarak anlaşılması olalı. (Demek ki yaratıcı-seyirci ikilisi, göndermeyi farklı kurabilirler.) Bir eylemi anımsatmayan bir devinim bir boş göndermedir. Bir tür anlam silmesi veya es işlevi görebilir. (Tersine, durgular, heykeldeki boşluktan daha anlamlıdır.)
Ardından gelen mecaz gönderme anlaşılabilir olacaktır. Yazında bilimkurgu ve müzikte saf gürültü (Art of Noise’in ilk yapıtındakiler gibi) koşut örnekkler. Tanınmayan dekor-kostüm-makyaj kullanımı da olabilir. Anlamsız (ya da çok az bilinen dillerden) sesler olabilir. (Ne yazık ki koku / tat göndermeleri henüz kullanılamıyor.)
4 düzeyde gönderme:
Bir: İçgüdü-refleks.
İki: Coşum-duygu-davranış.
Üç: Düşünce-tin aktı.
Dört: Ötedüşünce-mantıksal / geometrik (soyutlaması tamam) devinim.
(Kayan anlam-anlamsızlık / düşünce-ötedüşünce sınırı.)

(12 Mayıs 1993)

·          

7. DANS ve YOKLUK

Ne olursa olsun; dilsel, kültürel, psişik, ontik, informatik-kognitif, metafiziksel yönleriyle dans; anlam-anlamsızlık, son kültür modu – gelmekte olan (ve henüz gerçekleşmemiş) ardışık kültür modu, duygu-düşünce, ölüm-yaşam / yokluk-varlık, bilinen-bilinmeyen, evren ve ötesi hakkında insana birşeyler getirse de (bu durumuyla da biricikliğe yakınsa); asıl doğrudanlığı, hatta iç kısadevreleri nedeniyle, ölümden yaşama alan kazanması nedeniyle biriciktir. Öyle ki çocuk doğurtmaktan daha üretkendir, çünkü yüz tane çocuk doğur(t)amazsın ama yüz tane öncü koreografi üretmiş olarak dansı bırakabilirsin.

(12 Mayıs 1993)

·          

8. NEDEN MODERN DANS?

Yirminci Yüzyıl’da, kürel bir perspektifi çıkarıldığında dans (dans tiyatrosu, bale tiyatrosu, klasik bale, çağdaş bale, modern dans, vd); tiyatronun yanıbaşında, performansa dayalı sahnesel bir sanat dalı olarak yoğunluğunu ve gücünü korumuştur. Diğer sanat dallarıyla yakın bağlantılar içinde olmuş, yüzyılın önemli sanat akımlarının izdüşümlerini varlığında yaşamıştır (izlenimcilik, dışavurumculuk, gerçeküstücülük ve diğerleri).
Tüm sanatlar içinde yeri değerince verildiğinde, dansın 21. Yüzyıl’da da gelişimi sürdüreceğini, hatta daha da genişleyip, diğer sanatlarla kaynaşarak, yeni sanat birimlerinin doğmasına yol açabileceğini kestirebiliriz. Dans ve tiyatro, bugün birbirlerinin varlık alanına girmektedir. Tiyatro şenliklerinde dans yönü ağır basan oyunlar, dans şenliklerinde tiyatro yanı ağır basan danslar sunulmaktadır. Dansın tiyatroyla karşılıkla etkileşimini göz önüne alarak tüm dans sanatlarını yakın gelecek için (10 yıl) ‘Beden Tiyatrosu’ olarak nitelendirmek uygundur. ‘Beden Tiyatrosu’nun da, klasik anlamıyla tiyatro ile birleşerek bütünleşmiş tek parça bir sanat dalı olarak ele alınması orta vadeli gelecek (30 yıl) için uygundur. Dans ve eşleniği olan bale, batı kökenli iki terim ve sanat dalıdır. Batı Avrupa uygarlığının son yüzyıllardaki kürel yayılımcılığı, kültür ve sanat alanında da kendini kaçınılmazca ortaya koymuştur. Bugün dünyanın elli ülkesinde bale sanatı uygulamada vardır; sanatçılarıyla, kurumlarıyla, seyircisiyle. Modern dans da, ilk başta öncüler ve köktenciler tarafından geleneğe tümüyle değilse bile, kısıtlıca karşı çıkılmasıyla balenin değiştirilmesi ve yeniden yorumlanmasıyla bu yüzyılın başlarında ortaya çıktı.
Dolayısıyla, ortada bir de kültürel sorun var: Ulusal kültür ve yabancı / dış kültür çatışması. Her ülke, bunu kendi geleneğinin gücü ve yapısına göre ayrı yaşadı. Sanat ve dans alanında da böyle oldu. Japonya'da Butoh gelişti, Türkiye'de klasik bale devlet desteğiyle başladı ve hâlâ da öyle sürüyor; bunlar iki ayrı görüngü.
Dans, beden dilini ya da başka deyişle motor (devinim+durgu) dilini kullanır. Bedenin motor etkinlikleri, beynimizin belirli bir bölümünce yürütülür; sözel, görsel, işitsel ve kimyasal etkinlikler gibi... Bu da sanatın soyut evreninin, somut varlığımızla ne denli kopmaz bir ilinti içinde olduğunun bir göstergesidir.
Bedeni, ‘spor’ gibi, sanatsal olmayan bir etkinlik için de kullanabiliriz. Yüzyılımızda kendini ortaya koyan, kültürel öğelerin genişleyerek tek bir tümleşik kültürel düzlem yaratması olgusu, spor ve sanat (burada dans) alanlarında da gözlenir. Ritmik cimnastik ve buz dansı, spor ve sanatın kaynaştığı örnek iki spor dalıdır.
‘Beden dili’ konusu, bizi insanbilime götürür. Tarih içinde değişik yerzamanlarda yaşanmış değişik insan davranışlarında bazı ortak ve sürekli yinelenen öğeler olduğu, insanbilimcilerce gözlenmiştir. Beden, her toplumda bireylerin birbirlerine belli imgeler, imler, mesajlar iletmesinde işe yaramıştır. Bugün modern dans, bu öğeleri de yeniden biçimlendirip varlığına katarak bir sanat malzemesi olarak kullanmaktadır. Bunun nedeni, sanatçının yaşanmış olandan yola çıkma gerekliliğini duyumsamasıdır. Müzikte, cazın 21. Yüzyıl’a açtığı kürel (evrensel değil) kapıyı, dans da plastik sahne sanatı olarak açmaktadır. Yani modern dans üçüncü dünya ülkelerine açıktır, kürel boyutludur. Şu anda yaşamakta olan yüzlerce etnik / alt-kültür vardır. Bunların her birinin kendine özgü dans kültürü vardır. Özellikle Afrika, tam bir keşfedilmemiş zenginlikler potansiyelidir. Batı bunu ayrımsamıştır. Amerika'da, Afrika kökenli ya da oradan kendini besleyen epey modern dans topluluğu vardır.
Sorun buradadır: Kimin dansı, kimin kültürü, kimin kürelliği? Türkiye'de ayrı yanıtlar var: Metin And ‘ritüel’, diyor, Duygu Aykal, Batı'nın izlediği yolun hızlıca ama özde aynen geçilerek ‘Türk Köylü Dansları'nın (oyunlarının) türkbalesileştirilmesini savunuyor. Geyvan McMillan, İngiliz Çağdaş Dansı ile Amerikan Modern Dansı arasında bir çizgiyi yürütüyor. Aydın Teker'in ‘1/2 = 2/1’i ve ‘Tangomania’sı ise 'özgünlük', diyor. Türkiye'de modern dans gösterilerinin çok sınırlı bir seyircisi var. Seyirci, kareograf, dansçı tuhaf bir danışıklı döğüş ve içe kapalılık içindeler. Oysa Györ Balesi, 1985'te İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda 5.500 seyirci toplamıştı.  

(Temmuz 1987)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder